İZ-AFED Derneği Başkanı Servet Ertaş Moderatörlüğünde hazırlanan raporda hedeflenen maksada uygun olması ve kamu kaynaklarının israf edilmemesi de güvenlik açısından önemine değinildi.
İzmir Kent Konseyi AFETLER Çalışma Grubu olarak yeni yılın (2024) ilk faaliyeti olarak, 20 Ocak 2024 tarihli etkinliğimizle “Afetlerde Belediyeler / Belediyelerde Afet Yönetimi” konusunu çok yönlü olarak ele alacağız. Konuya dair mevcut durumun analizi ve sorunların tespitini yaparken, çözüm önerilerimizi de sunacağımız toplantımıza başlıyoruz.
Bilindiği üzere; içerisinde yaşadığımız kentimiz İzmir; 13 ile 17 fay hattının geçtiği 1. derecede riskli bir deprem bölgesinde yer almaktadır. Buna karşın yapı stokunun ise % 70 oranında eski ve yenilenmeye muhtaç olduğu, bilim insanlarınca hazırlanan raporlarda ifade edilmektedir.
Bu anlamda İzmir; afetlere dirençlilik bağlamında çok zayıf, kırılganlığı ve zarar görebilirliği ise oldukça yüksek bir kenttir. Bunun en son örneği, 30 Ekim 2020 deprem afetinde, 117 can kaybedişimiz ve 2000 civarında binanın ağır ve orta derecede hasar görmesiyle yaşandı.
Afetlerin yerelde yaşandığı ve bedelini de yerel halkın ödediği bir gerçektir. Kentlerin afetlere karşı hazırlıklı ve dirençli olması noktasında, yerel yönetimlere ise çok önemli görevler düşüyor. İşte bu gerçeklikten hareketle, bu konuyu farklı açılardan konuşmak üzere ilk sözü Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman hocaya bırakıyoruz.
Afetlerde Yerel Yönetimler ve Nesiller Ötesi Yatırımlar
“Afet yönetimini bütünleşik olarak düşünmek gerekir . Çünkü aynı anda birkaç afet meydana gelebilir .Yerel idare büyük oranda etkilenmemiş ise en yakın doğrudan müdahaleye özellikle bugünkü idari yapılarda etkililik nedeniyle belediyeler yetişecektir.
Bu nedenle yerel yönetimlerin elindeki mevcut personel zabıta ve itfaiye gibi personelin çok donanımlı olması gerekmektedir Öte yandan mahalle muhtarlarının da afetlerde görünür olmasını sağlamak gerekir. Tabii ki yerel yönetimlerin ruhsat verme nedeniyle afet öncesinde de ciddi sorumlulukları vardır.
Ayrıca yurt içi kardeş şehirler ile ilgili protokoller yapılması ve afetler farkındalığı sağlayan işbirliğine dayalı toplantılar düzenlenmesi son derece önemlidir.
Yönetmelikler arkasına sığınmak yerine bilimi esas almak zorundayız. Mimar Koca Sinan hangi yönetmelikle çalışıyordu? Günümüze kadar gelen bu şaheserleri 16. yüzyılda yaptı .Dolayısıyla bilginin iklim değişikliği gibi günün değişen koşullarına uygun sürekli güncellenmesi, yerel düzeyden ulusal düzeye kademelenmede yapılan yatırımların sadece mali değil topluma ve doğal çevreye fayda sağlaması da önemlidir .
Yapılan işin malzemesi çok iyi olsa da hedeflenen maksada uygun olması ve kamu kaynaklarının israf edilmemesi de güvenlik açısından önemlidir.
Yerel halkın bilgi toplumu olarak katkıları çok önemlidir. Bilginin toplumun her kesimi ile hızlı bir şekilde paylaşılması için iletişim araçlarının herkesçe bilinmesi , erişilmesi ve güvenilir , anlaşılabilir bilgi olması da önemlidir .Çevre dostu, insan haklarına saygılı yatırımlara , tasarruf olarak yatırımcıların yönelmesi, yatırımları bu doğrultuda yönlendirmesi yanında , tüketici olarak bu tip mal ve hizmet satın almayı tercih etmesi de konunun ayrı bir boyutudur .
Dolayısıyla Afet Yönetimi çok yönlü birçok idari ve toplumsal göstergeyi içeren etik olma ile ilişkilendirilen katılımcı bir yönetim modelidir. Yerel yönetimler ve güçlü yerel demokrasi ve birbirini tamamlayan merkez -yerel yönetim bütünlüğü bu nedenle konunun özünü teşkil etmektedir.
(Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman -Dağlık Alanların Sürdürülebilirliği ve Yönetişimi Derneği Başkanı)
Belediye Kanunu ve Sair Mevzuatta Belediyelere Afetlerle İlgili Verilen Görev ve Sorumluluklar
5393 sayılı Belediye Kanununun 53. Maddesinde yer alan afet ve acil durumlarla ilgili görev ve sorumluluklarını belediyeler nasıl uygulamakta ve uygulamalar nasıl takip edilmektedir? Konunun uzmanlarıyla STK’larla, üniversiteler ile işbirliği yapılmakta mıdır? Bu konuda şeffaflık ve katılımcılığı sağlayacak politikaları var mıdır?
30 Ekim 2020 tarihinde İzmir'de, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş'ta yaşanan yıkım ve acıları, bir daha yaşamamak için yerel yönetimler ne yapıyor? Konu stratejik planlarında yer almakta mıdır? Yeterli bütçe ayrılmakta mıdır? Afetlerin ardından yaşanan ikincil afetler, hep olduktan sonra mı gündeme gelecek veya buna ilişkin önleyici-koruyucu plan ve projeler var mı?
2023 yılı Nisan ayında Bakanlıkça yapılan Yönetmelik değişikliği ile büyükşehirlerde Afet İşleri Daire Başkanlığı, ilçe belediyelerde ise Afet İşleri Şube Müdürlüğü kuruldu. Belediyeler bu görevlere atama yaparken, liyakat esasına uyuldu mu? Atanan bu kişilerin Afet Yönetimi alanına yönelik bilgi, uzmanlık ve deneyimleri var mı? Bu kişilerin esas meslekleri nedir? Afet yönetiminde liyakatsizliğin ağır bedelini / sorumluluğunu kim üstlenecek?
Bu kentte yaşayanlar olarak, artık bunları sorgulamamız gerekiyor. Bugüne kadar yaşanmış afetlerde yitirdiğimiz canlara olan vicdani borcumuz için, sorgulamalıyız.
(Av. Birgül Değirmenci - İZ-AFED Derneği Başkan Yardımcısı )
Dirençli Kent Hedefi ve Belediyelerin Sorumlulukları
Son 20 yılda doğal afetler, salgın hastalıklar, çevresel riskler, terör, savaşlar ve göç nedeniyle tüm dünyada 200 milyondan fazla insan yaşamını kaybetti. Hal böyle olunca, bu süreçte afetlere hazırlanmak ve dirençli toplum, dirençli kentler olgusu önem kazandı.
Dirençli kent, olumsuz olaylara, ciddi tehditlere, tehlikelere bireysel ve toplumsal olarak karşı koyabilecek; karşı durabilecek beceri geliştirerek sağlanabilir. Direnç oluşturmak, aksaklıklara müdahale etmek, iyileşme ve uyum sağlama yeteneği sayesinde gerçekleşebilir.
Dayanıklılık ancak tutarlı çabalarla, ilgili tüm sektörlerin iş birliği sayesinde geliştirilebilir. Vatandaşların ve toplulukların bu süreçlere dahil olması çok önemlidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün vurguladığı gibi felaket başa gelmeden evvel onu önleyecek ve ona karşı savunulacak önlemleri düşünmek gerekir. Geldikten sonra dövünmenin yararı yoktur.
(Dr. Ülkümen Rodoplu HİASD Başkanı)
TAMP Planlarında Belediyelerin Rolü ve Afetlere Müdahale Çalışmalarından Örnekler
Türkiye Afet Müdahale Planında Belediyelerin Rolü ve Afetlerde (Arama, Kurtarma, vb.) Çalışmalarından Örnekler (Mutlu Burak PAKSOY)
Belediyelerin Türkiye Afet Müdahale Planı’nda (TAMP) rolü oldukça önemli olup AFAD’ın koordinasyonda, afetler öncesi, esnası ve sonrasında gerekli tüm önlemlerin alınmasını sağlamak, ikincil afetleri önlemek ya da etkilerini azaltmak, hayat kurtarmak, halk sağlığını korumak ve sürdürmek, ekonomik ve sosyal kayıpları azaltmak kesintiye uğrayan hayatı ve faaliyetleri en kısa sürede normale döndürmekle görevlidir.
18.12.2021’den itibaren belediyelerde; nüfuslarına göre "hafif," "orta" ve "ağır" seviyede arama ve kurtarma ekiplerin oluşturulması ve 09.04.2023’den itibaren büyükşehirlerde Afet İşleri Daire Başkanlığı, ilçe belediyelerinde Afet İşleri Müdürlüğü kurulması zorunlu olup belediyelerin hızlıca organize olması gerekmektedir.
Personeli, iş makinaları, taşıtları, araç, gereç, ekipman, malzeme ve maddi kaynakları ile belediyeler; afet anında müdahalede ve afet sonrasında iyileştirme faaliyetlerinde etkin oldukları kadar bütünleşik afet yönetimi kapsamında afet öncesinde de zarar azaltma ve hazırlık aşamalarında etkin olmak, kaynak ayırmak ve önem vermek zorundadır.
(Mutlu Burak PAKSOY- İnşaat Yüksek Mühendisi / İZ-AFED Derneği Y.K Üyesi )
İkincil Afetler, Çevre ve Halk Sağlığı Sorunlarına Yönelik Belediyelerin Görev ve Sorumlulukları
Afetler sonrası kısa, orta ve uzun vadede karşılaştığımız başka afetler de var. İkincil afet olarak tanımlanan bu afetler önlem alınmazsa asıl afetlerden daha büyük kayıplara, hastalıklara ve çevre kirliliğine sebep olabilir. Büyük depremler sonrasında uzun vadede karşılaşacağımız en büyük ikincil afet
Asbeste bağlı hastalıklar ve kanserlerdir. İnşaat sektöründe yoğun bir şekilde kullanılmış olan asbest yıkılan ve yeniden yapılmak üzere yıkılacak eski binalarda bir çok malzeme içinde bulunmaktadır. 2010 yılından sonra kullanımı yasaklanmıştır, ancak kullanılan mevcut asbestin hayatımızdan çıkarılması Yönetmeliklerle düzenlenmiş olmasına rağmen, Binalarda yokmuş sayılması, yönetmeliklere uygun olmayan yıkımlar yapılması, yıkımların denetlenmemesi, firmaların tozu dumana katarak yıkım yapması ileride toplum sağlığı ve çevre kirliliği açısından felaketlere yol açacaktır. Burada Bina Yıkım Ruhsatı veren Belediyelerin Yönetmeliklerde yer alan görev ve sorumluluklarını anlattık. Mevcut durumu özellikle Yıkım Yönetmeliği kapsamında anlattık. İzmir Depremi sonrası yıkılan ve yapı stoğunun yenilenmesi için yıkılması gereken binalarda Asbest tehlikesi göz ardı edilmemelidir.
(A.Selda Altıntop - İSG ve Asbest Söküm Uzmanı / ASUD Derneği Başkan Yardımcısı)
Sonuç ve Öneriler:
Kentlerin afetlere karşı hazırlıklı ve dirençli olması noktasında, yerel yönetimlere çok önemli görevler düşüyor. Afetlerin yerelde yaşandığı ve bedelini de yerel halkın ödediği bir gerçektir. Mademki bir deprem ülkesinde yaşıyoruz; o halde bu gerçeğin bilinciyle yaşamak zorundayız. Afet Yönetimi; süreklilik isteyen ve proaktif düşünmeyi gerektiren, çok yönlü ve çok meslekli, pozitif bir bilimdir. Akılla, bilgiyle ve teknikle öğrenilir; uzmanlık ve deneyimle de tatbik edilir.
Yerel yönetimlerin afetlerle ilgili rol, görev ve sorumluluklarıyla ilgili gerçeğin artık bilince çıkarılmasını, kamuoyunda konuşulmasını ve çözüm aranmasını tarihi bir görev sayıyor; yaşanan acılar bir daha yaşanmasın istiyoruz. Hayati derecede öneme sahip bu konuyu, kamuoyunun bilgi ve dikkatine, saygıyla sunuyoruz.
e-ha