Bediüzzaman Said Nursi’nin Vefatının 64. Yıldönümü dolayısıyla düzenlenen anma programı çerçevesinde ‘Günümüzde Kur’an Ahlakının Önemi’ Paneli gerçekleştirildi. Üsküdar Üniversitesi ev sahipliğinde 11’incisi gerçekleştirilen programda konuşan Prof. Dr. Nevzat Tarhan günümüzde kapitalist ahlakın küresel ahlak haline geldiğine vurgu yaptı ve kötü ahlakın çirkin neticelerini görmek gibi bir durumla karşı karşıyayız uyarasında bulundu. “Önce kendimiz yaşayarak başkalarına örnek olmamız gerekiyor” diyen Tarhan, örnek olunamıyorsa saatlerce konuşmanın önemi olmadığını söyledi. Tarhan ahlakın sonradan öğrenildiğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Ahlak genetik değil, sonradan öğreniliyor. Biz ahlakın eğitimini vermezsek kendiliğinden yok oluyor. Biz iyiliği, iyi ahlakı yaşatmazsak kötülük kendiliğinden yayılıyor.”
Prof. Dr. Niyazi Beki: “Ahlak kişinin kendi hayatında kemale ermesi ve içtimai hayatın güzelleşmesi için elzemdir.”
Prof. Dr. Alpaslan Açıkgenç: “İslam düşüncesinde Batıda olduğu gibi ‘ahlak felsefesi’ yok. Biz kurallarımızı, ahlak ilkelerimizi Kur’an’dan alıyoruz.”
Üsküdar Üniversitesi ev sahipliğinde Tarhan Vakfı, Risale-i Nur Araştırma Platformu, Risale-i Nur Enstitüsü, Çağın Vicdanı Kulübü ve Şekercihan Derneği tarafından Bediüzzaman Said Nursi’nin Vefatının 64. Yıldönümü münasebetiyle anma programı düzenlendi. ‘Günümüzde Kur’an Ahlakının Önemi’ ana temalı paneli NP Sağlık Yerleşkesi İbni Sina Oditoryumu’nda gerçekleştirildi.
Prof. Dr. Niyazi Beki: “İslam’da güzel ahlakın kaynağı Kur’an ve sünnettir”
Anma programı, Hafız İbrahim Yağız’ın Kur’an-ı Kerim Tilaveti ve Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili sinevizyon gösterimi ile başladı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın kaleme aldığı ‘Çağın Vicdanı Bediüzzaman’ kitabından ilham alarak 2014’te kurulan Üsküdar Üniversitesi Çağın Vicdanı Kulübü Başkanı Zeynep Tokgöz’ün konuşmasının ardından, Üsküdar Üniversitesi Risale-i Nur Araştırma Platformu (RİNAP) Başkanı Prof. Dr. Niyazi Beki, günümüzde Kur’an ahlakının önemine değinerek açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
İslam’da değişmez 3 temel unsur olduğunu ifade eden Prof. Dr. Niyazi Beki, bu unsurları iman esasları, ibadet ve güzel ahlak olarak sıraladı.
Prof. Dr. Niyazi Beki konuşmasında şu bilgileri de paylaştı:
“Güzel ahlakın iki cephesi vardır. Sosyal hayatın zembereği olarak ahlakın iki cephesinin de düzgün çalışması için ilim ve amele ihtiyaç vardır. Ahlak kişinin kendi hayatında kemale ermesi ve içtimai hayatın güzelleşmesi için elzemdir. Güzel hayatı elde etmek ve başkasına da aktarmak için ilim sahibi olmak, konuya hakim olmak şarttır.
‘Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim’ diye buyuran Efendimizin (s.a.v) ahlak eğitiminin kaynağı ne idi? Hz. Ayşe anlatıyor, ‘Hz. Peygamberin ahlakı Kur’an idi.’ Bu hadisi şerifte Hz. Peygamberin bütün hayatının Allah’ın emir ve yasakları çerçevesinde şekillendiğine işaret edilmiştir.
‘Kıyamet günü bana en sevimli ve meclisteki yeri bana en yakın olanınız ahlakı en güzel olanınızdır.’ İslam’da güzel ahlakın kaynağı Kur’an ve sünnettir.”
Prof. Dr. Ruhi Yavuz: “İnsanlığa yeniden insanlığını kazandıracak ancak Kur’an ahlakıdır”
“İnsanlık tarihinde inişli çıkışlı dönemler oldu” diyerek konuşmasına başlayan Şekercihan Derneği Başkanı Prof. Dr. Ruhi Yavuz, “Medeniyetin fenalıklarının iyiliklerine üstün geldiği ve her türlü ahlaksızlığın açık bir şekilde yaşandığı bir asırda yaşıyoruz” dedi.
Prof. Dr. Ruhi Yavuz konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Roma ve Yunan medeniyetinin her türlü vahşiliklerini, sanki o ruhu bu asırda tekrar yaşıyor gibi hep birlikte görüyoruz. Özellikle insanlık değer yargılarının yerlerde süründüğünü görüyoruz. Böyle bir ortamda insanlığa ulvi değerlerle yeniden insanlığını kazandıracak ancak Kur’an ahlakıdır.
Bütün ömrünü bu hakikatlere adayan ve bu asırda iman hakikatleri, ibadet ve ahlak yönünden, ahlakın da nasıl düzeltileceğini Bediüzzaman hazretleri yazdığı eserleriyle ortaya koymuştur.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Kapitalist ahlak artık küresel ahlak haline geldi”
Açılış konuşmaları kapsamında son olarak kürsüye gelen Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, üniversitenin kuruluşundan bu yana gerçekleştirilen Bediüzzaman Said Nursi’yi anma programlarında emeği geçenlere ve Çağın Vicdanı Kulübü öğrencilerine teşekkür ederek sözlerine başladı.
Bu yıl ‘Kur’an Ahlakının Günümüzdeki Önemi’ temasıyla planlanan panelde Kur’an ahlakını vurgulama ihtiyacının nasıl ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir zarf var bir de mazruf vardır. Zarf içindekini korumak için vardır. Ancak mazruf zarfın içindeki özdür, esastır. Diğeri tamamlayıcıdır” dedi.
İnsanların, ‘Kur’an-i ahlaka saygı duyuyoruz, inanıyoruz, dindarlık güzeldir ama bu zamanda Kur’an ahlakı yaşanmaz’ gibi bir düşüncesi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan bu düşünceyi tartışmak gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti:
“İnsan hakları işin ambalaj kısmı…”
“Kapitalist ahlak var şu an o da para odaklıdır. ‘En kutsal değer paradır, amen’ der kapitalist ahlak. Artık küresel ahlak haline geldi. Bu ahlakta da güçlü olanın dediği oluyor. Orman kanunları geçerli kapitalizmde. İnsan hakları işin ambalaj kısmı. Çıkar ve bencillik odaklı, zayıfı, güçsüzü ötekileştiren bir sistem var. Bu sistemle de kötü ahlakın çirkin neticelerini görmek gibi bir durumla karşı karşıyayız.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Ahlakın eğitimini vermezsek kendiliğinden yok oluyor”
Küresel olarak şiddet olaylarının, suçların, acımasızlıkların arttığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ahlaka aykırı her şeyde artış var. Ahlak genetik değil, sonradan öğreniliyor. Biz ahlakın eğitimini vermezsek kendiliğinden yok oluyor. Entropi yasasına göre bir yer ısıtılmazsa orası soğur, aydınlatılmazsa karanlık olur. Yani karanlık diye bir şey yoktur aydınlığın olmaması vardır, soğuk diye bir şey yoktur sıcağın olmaması vardır. Aynı şekilde kötülük diye bir şey yoktur iyiliğin olmaması vardır.
Biz iyiliği, iyi ahlakı yaşatmazsak kötülük kendiliğinden yayılıyor. Dünyada ciddi şekilde kötü ahlakın yaygınlaşmasına doğru gidiyoruz. İntihar olayları, suçlar arttı. Aileler parçalanmaya başladı, cinsiyetsizlik propagandaları ortada… Böyle bir durumda bizim ahlakın yaşanabilir olduğunu göstermemiz gerekiyor. Bunun yöntemi de tebliğden çok temsil yöntemi.
En güzel tebliğ temsil edebilmektir, örnek olabilmektir. Eğer güzel örnek olamıyorsanız saatlerce konuşsanız hiçbir önemi yok. Kürsüyü yumluklayarak yapılan vaaz dönemi bitti. İnsanları ikna ve inandırmayla ilerlemek gerekiyor. İnsanların gönlüne hitap etmek gerekiyor.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Ahlakın oluşmasında birinci şart yaşamaktır”
Ahlakta referans noktasının Mekke dönemi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Mekke döneminde Resulullah (s.a.v) Efendimiz, baskılara karşı koymak, ayaklanmak isteyenlere rağmen hicret ediyor, fiziksel mücadeleye girmiyor. Çünkü gönüller üzerinde inşa olması gerekiyor. Biz nebevi ahlakı tekrar canlandırmak durumundayız” dedi.
Prof. Dr. Tarhan, “Önce kendimiz yaşayarak başkalarına örnek olmamız gerekiyor. Zaten kişi örnek olduğunda diğer insanlara bir şey söylemeye gerek yok. Kendiliğinden diğer insanları etkilemeye başlıyor. Allah dostu insanlar vardır, hiçbir şey söylemezler fakat onlar istemediği halde insanlar onların etrafında toplanır. Sebebi de Allah’ın o tarz kişilere karşı muhabbet duygusu uyandırması.
Bediüzzaman hazretlerinin ahlak olarak önümüze koyduğu en önemli ölçü nedir diye düşündüğümüzde ölçü İhlas ahlakı… Eğer İhlas ahlakını yaşayabilirsek bu en tesirli yöntem haline geliyor. Ahlakın oluşmasında birinci şart yaşamaktır.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Bencillik hastalığı ahlakın en büyük düşmanı”
Ahlakı engelleyen birçok hastalık olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu asırdaki en büyük hastalığın bencillik olduğunu söyledi. “Bencillik hastalığı ahlakın en büyük düşmanı.” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kendini seven, kendi çıkarı peşinde koşan bir insan kötülük olarak yeter. Evli biri ‘önce can sonra canan’ derse evlilik biter, günümüzde ailelerin dağılmasının en büyük nedeni bencilliktir.
Ahlakın ikinci düşmanı da çıkarcılık, menfaatçilik… Menfaatçilik de modernizmin hastalığıdır. Kapitalist sistem bunu yüceltiyor. Üreterek değil tüketerek mutlu olmayı teşvik ettiği için insanlar çalışmadan kazanmak istiyor ya da sömürerek kazanmak istiyor. Böyle bir dünyaya doğru gidiyoruz” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Tarhan sözlerini şöyle tamamladı:
“Burada bizim iyi örnek olmamız gerekiyor. Oturduğumuz yerden olmaz. Doğu kültürü maalesef hep ‘mehdi gelsin kurtarsın bizi’ diye bekliyor. Mehdi beklemek yerine çalışmak gerekiyor. Hiçbir şey yapmadan kurtarıcı beklemek tembelliktir. Emek vermeden Allah’ın yardımını nasıl bekleyebiliriz ki? Hesap gününü düşünmemek en büyük gaflettir.
Günümüzde vehn hastalığından çok bahsediliyor. İki şekilde belli ediyor kendini birincisi dünya muhabbeti, dünyacılık. İnsanlar hiç ölmeyecek gibi yaşıyorlar. İkincisi de ölümden korkmak. Bu ikisi varsa vehn hastalığı vardır.
Şuanda gardrop müslümanlığı hakim, şekilsel olarak gayet müslüman fakat yaşayış olarak, yalan, hile, haram, kul hakkı, kamu hakkı, sözünde durmama hepsi var. Müslümanlığın eminlik vasfı yerlerde.”
Doç. Dr. Murat Tümay: Kur’an ahlakıyla yaşayan bir toplumda olumsuzluklar yer bulamaz”
Açılış konuşmalarının ardından “Günümüzde Kur’an Ahlakının Önemi” konulu panele geçildi. Panelin moderatörlüğünü gerçekleştiren Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Tümay, “Kur’an ahlakı sevgi, merhamet, adalet, dürüstlük ve fedakarlık gibi çok temel değerlere dayanır. Bu değerler hem bireysel hem de toplumsal düzen açısından çok önemli hakikatleri barındırmaktadır. Kuar’an ahlakı insanın maneviyatının gelişmesine, huzur bulmasına yardımcı olur. Kur’an ahlaki ile yaşayan bir insanın vicdanı rahat gönlü huzurlu olur ve topluma, ülkesine milletine hayırlı bir insan olur. Toplumsal açıdan barış ve huzur temelini oluşturur. Kur’an ahlakıyla yaşayan bir toplumda zulüm şiddet haksızlık gibi olumsuzluklar da yer bulamaz” dedi.
Prof. Dr. İshak Özgel: “Entelektüel ve teknolojik gelişmeyle böbürlenen insanlık cahiliye döneminde…”
Panel konuşmacılarından Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İshak Özgel, yaptığı sunumda şunları söyledi: “Felaket ve helaket asrının ne demek olduğunu anladığımız bir zamandan geçiyoruz. Tarih bu yıllarda yaşananları yazdığı zaman insanlar hayret edecektir. Sosyologlar tahlil etmeye çalışacaklar ama bir şey bulamayacaklardır. Gözümüzün önünde yaşanan olayların izah edilmesi mümkün değil, tarihçiler de anlam veremeyecek.
Böyle bir vasatta Kur’an ahlakını konuşuyoruz. Çünkü kendimiz yaşasaydık, örnek olabilseydik bugün bu vahşetlerin yaşanmaması mümkün olabilirdi. Kur’an’ın cahiliye dönemi bugüne çok benziyor. Bugün insanlık aynı şeyleri yaşıyor. Entelektüel ve teknolojik gelişmeyle böbürlenen insanlık cahiliye döneminde…”
Prof. Dr. Alpaslan Açıkgenç: “Ahlak ilkelerimizi Kur’an’dan alıyoruz”
Panelistlerden Avukat Ahmet Özkılınç ‘Perspektif ve Gündemimiz’ başlıklı konuşmasında Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatından ve yaşadıklarından örnekler vererek Bediüzzaman’ın gündeminin her zaman Kur’an olduğuna dikkat çekti.
Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpaslan Açıkgenç ise ‘Kur’an Ahlakı ve Günümüze Verecekleri’ başlıklı konuşmasında şunları dile getirdi:
“İslam düşüncesine baktığımızda batıda olduğu gibi ‘ahlak felsefesi’ yok. Bunun nedenini araştırdığımda İbni Sina, Farabi gibi filozoflarımız eğitimlerine Kur’an ile başlamışlar. Felsefe çalışmaya üniversite seviyesinde başladılar. Yani felsefe çalışmaya başladıklarında zihinleri Kur’an ile şekillenmişti.
Kur’an’ın dışına çıkmaları mümkün değil. Belli konularda ancak yorum getirebilirler, yaptıkları da budur. Ahlak ile ilgili çalışmaları da tamamıyla bu şekilde olmuştur. Bizde ahlak felsefesi yoksa kurallarımızı, ahlak ilkelerimizi nereden alıyoruz? Kur’an’dan alıyoruz.”
Üsküdar Üniversitesi YouTube kanalı ve ÜÜTV’den canlı yayınlanan program, toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
Katılımcılar iftar yemeğinde buluştu…
Bediüzzaman Said Nursi’nin Vefatının 64. Yıldönümü kapsamında gerçekleştirilen program kapsamında katılımcılar Tarhan Vakfı tarafından gerçekleştirilen iftar yemeğinde bir araya geldi.
e-ha